Kendi paramı kazanmaya başladığımdan beri ya ücretli yazılımları ücretini ödeyerek kullanıyorum veya varsa açık kaynak kodlu ve ücretsiz alternatiflerini kullanıyorum. Ücretini ödeyemiyorsam ve başka alternatifi yoksa işimi onu kullanmadan halletmeye çalışıyorum. Şimdi diyebilirsiniz ki normal olan bu değil mi zaten? Evet, olması gereken de bu zaten. Ama bunu yapmayan insanlar elbette var.
Yazılıma para vermek istemeyenler crackli yazılımları çeşitli yerlerden bulup indirip kullanıyorlar. Ben şahsen bu tip yerlerdeki yazılımlara asla güvenmem. Siz de güvenmeyin. O riske gireceğime parasını verip kullanırım. Neyse, bu kısım ayrı bir konu.
Mac’te Windows kullanmam gerekti ve Parallels Desktop lisansı aramaya başladım. Ararken GittiGidiyor’da lisans satışı yapıldığını gördüm. Yorumları iyi olan bir mağazadan sepete ekledim. Tam ödeme yapacakken Grammarly premium da satıldığını gördüm. Bir taşta iki kuş! Siparişi verdim. Lisanların gelmesini bekledim. Lisanslar geldi ama ne gelmek…
Uyanık Satıcılar
Grammarly’i satan adam bir gmail hesabı ve şifre gönderdi. Şüphelenmeye başladım. Çünkü gelen hesap bilgileri sanki başkasının hesabı gibiydi. Grammarly’e o hesap bilgileri ile giriş yaptım. Ve hesabın başkasının hesabı olduğunu fark ettim. Grammarly’deki kullanıcı adını internette aradım. Tabi ki sonuç şaşırtmadı. Hesabın bilgilerini birisi çalıp bir yerlerde yayınlamış. Uyanık adam da GittiGidiyor’da bu hesabı satışa çıkartmış. Bir de utanmadan işin arka yüzünü bilmeden satın alanları tehdit edercesine mesaj atıyor. Kontrol etmeme gafletine düşüp satışı onaylasam bu işe devam edeceklerdi.

Parallels Desktop olayı da benzer şekilde. Bana bir mega link’i gönderdi. Linkteki dosyayı indirdim. Baktım ki dosya orijinal kurulum dosyasından çok farklı. Birkaç sürüm önceki kurulum dosyası. Sürüm numarasıyla Google’da arattım. Aynı sürümün cracklenmiş sürümü her yerde! Bu uyanık satıcı da warez sitelerinde bulduğu cracklenmiş yazılımı “ömür boyu lisans” adı altında satmış. Zaten cracklenmişini istesem kendim bulurum niye para verip senden alayım be adam? Ne kadar kişiyi silkelesek kardır diye düşünüyorlar muhtemelen.
İki uyanık satıcı ile ilgili de kanıtları toparlayıp GittiGidiyor müşteri hizmetlerine ilettim. İlk başta ürünler online olarak teslim edildiği için iade yapamayacaklarını söylediler ama kanıtlarımı detaylıca anlatınca sorunu çözdüler. Benim para iade sürecimi ve mağazalarla ilgili yasal süreci başlattıklarını söylediler. Bakalım ne olacak?
GittiGidiyor’un Suçu Ne?
Böyle olmasında GittiGidiyor’un da suçu var. Mağaza denetimi n11 kadar kuvvetli değil. Twitter’da herkese hakaret eden anonim hesaplara benziyorlar. Bir mağaza ismi belirliyorlar, ürünleri ekliyorlar, çarpabildikleri kadar çarpıyorlar. Mağazaya ulaşmak istediğinizde ulaşamıyorsunuz. Neden? Çünkü ne adres var ne telefon. Hatta isim bile bulamadım. Fatura kesmemelerini hiç söylemiyorum bile.
Sıfır Risk sistemi sayesinde ben muhtemelen bu süreci mağduriyet yaşamadan atlatacağım ama bu uyanıkların yaptığını fark edemeyenler çalıntı hesap kullanacak, bilgisayarlarına crackli yazılımlar kuracak.
GittiGidiyor daha sıkı denetlemeler yapmalı. Her önüne gelen mağaza açamamalı. Ve daha birçok şey. Şimdiki haliyle Ankara’daki itfaiye pazarına ve önündeki telefon satıcılarına benziyor.
Demem o ki GittiGidiyor’dan sipariş vermeden önce tekrar tekrar mağazayı kontrol edin. Yorumlar eskisi kadar bir anlam ifade etmiyor. Sıfır Risk sistemi paranızı riske atmaz ama dikkatli olmakta fayda var.
Sonuçta ben Parallels yerine VirtualBox kullanacağım ve Grammarly’nin ücretsiz versiyonuyla devam edeceğim. Ama en azından kafam rahat olacak 🙂